Başarı düşmanı aşırı kaygı
Sınav kaygısının motivasyonu artırdığı söylense de fazlası başarısızlığı beraberinde getiriyor. Kaygı bozukluklarının en önemli sebebiyse anne baba ve öğretmenlerin
yanlış davranışları...
“Kişileri etkileyen tek başına olaylar değil, olaylara bakış açısı, inançlar, yorumlar, önyargılar ve dolayısıyla o olaylara yüklenen anlamlardır.”
Kaygı, fiziksel belirtilerin de eşlik ettiği, normal dışı ve nedensiz aşırı korku
halidir. Belirli sınırlar dahilinde kalmak koşuluyla evrensel ve normal bir duygu
olarak kabul edilir. Yeni bir ortama girilirken duyulan tedirginlik ya da ani bir ses karşısında verilen korku tepkisi doğaldır. Normal düzeydeki kaygı, kişiyi motive ederek karar alma becerisini güçlendirir ve performansının yükselmesine yardımcı olur. Bunun aksine kaygı bozukluğu ise şiddeti ve süresi açısından farklılık göstermekle beraber kişinin gerçek bir tehlike veya tehdit yokken varmış gibi korku duyduğu, huzursuzluk hissettiği, fiziksel ve psikolojik tepki verdiği durumdur.
Kaygı Bozuklukları; ayrılık kaygısı, panik bozukluk, fobiler, obsesif-kompulsif bozukluk (saplantı-zorlantı bozukluğu), travma sonrası stress bozukluğu olarak sınıflandırılır. Bu rahatsızlıklar uzman yardımıyla ve gerekirse
ilaçla tedavi edilir.
Çocuk ve kaygı
Çocukluk dönemi kaygıları büyük ölçüde anne ve babanın tutum ve davranışlarına
bağlı olarak görülür. Öncelikle eğer anne baba kendisi kaygılı bir kişiliğe sahipse, tutum ve davranışlarının çocuğa da model olması ve etkilemesi kaçınılmazdır. Ayrıca tutarsız tavırlarda bulunma, diğer kardeşlerle veya başkalarıyla kıyaslama,
haksız azarlama, arkadaşlık ilişkilerini bozmaya çalışma,ilgi alanlarını yönlendirmeye çalışma gibi davranışlar, iyi niyetlerle yapılmış olsalar bile çocuklara zarar verir.
Çocuğu gerçek bir canayakınlık ve sevecenliğe gereksinimi olduğu bir dönemde sevgiden yoksun bırakmak; çaresizlik, korku ve suçluluk duyguları yaşatarak
çocuk tarafından nedeni anlaşılmayan yaptırımlar uygulamak da kaygılı çocuklar yaratabilir. Çocuk, ancak sevildiğinden emin olduğunda, onu küçük düşürmek için
yapılmadığına inandığında yaptırımlardan zarar görmez. Öte yandan aşırı korumacı bir tutumla ve bağımlı yetiştirilen çocuklarda da, okul yaşantısına uyum sağlamakta
zorlanma ve bazen de ayrılık kaygısı-okul fobisi yaşanabilmektedir.
Çocuk için yararlı olan, çocuğun gelişim dönemlerine uygun özgürlükler kazanabilmesini destekleyen bir tutumla büyütülmesidir. Anne baba, anaokulundan başlayarak sürekli çocuğun performansını denetleyen katı bir role girdiğinde, çocukta “Ya başaramazsam!” düşüncesi gereğinden fazla önem kazanır. Sevilip sevilmediğini başarıyla ilişkilendirir. Kendini sürekli başarılı olmak zorunda hissederek
kaygılı bir okul dönemi yaşar. Bu nedenle çocuğun çabasını ön plana çıkarmak ve çocuğa koşulsuz sevgi vermek çocuğun kaygısını olumlu yönde kullanmasına ve control etmesine yardımcı olacaktır.
Sınav kaygısı
Sınav kaygısı, okul döneminde öğrencilerin sınavlarda yaşadıkları akademik başarısızlıkları kendi kişiliklerinin başarısızlığı olarak algılamalarıyla başlar. Bu yoğun kaygı, endişe ve korku durumu, öğrenilmiş olan bilgilerin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasını önler, başarının düşmesine sebep olur. Sınavlardan önce duyulan bir miktar kaygı, olması gereken ve öğrenciyi motive eden bir durumdur. Ancak bazı durumlarda sınavlarla ilgili olarak hissedilen yoğun kaygı, öğrencilerin sürekli huzursuz ve gergin olmalarına sebep olabilir. Böyle öğrenciler günlük aktivitelerini yapamayıp, ders çalışmakta güçlük çekebilir ve akademik olarak gerekli bilgiye sahip oldukları halde sınavlarda başarısızlıklar yaşayabilirler. Çoğu zaman, öğrenci yaşadığı bu sıkıntılı durumu fark eder ancak sınavlarla ilişkilendiremeyebilir.
Çünkü sınav kaygısı yaşandığında bilişsel, fiziksel, davranışsal ve duygusal belirtiler bir arada görülür, bu da farklı yorumlara yol açabilir. Öğrencinin sınava yüklediği anlam sınav kaygısının en temel sebebidir. Bu nedenle öğrencilerin bu kaygıyla baş
etmesinde en önemli faktörler aile tutumları ile öğretmen tutumlarıdır. Öğrenciye güven duyulduğunun hissettirilmesi, kişiliğinin desteklenmesi ve kabul edilmesi, motive edilmesi, çabasının ödüllendirilmesi, sorumluluğun onlara bırakılıp sadece gerekli uyarıların yapılması öğrencinin okul ortamında kendisini iyi hissetmesine, öğrenmeye açık olmasına ve dolayısıyla gelecekte başarılı bir yetişkin olmasına olanak sağlar.
Sınav kaygısını oluşturabilecek durumlar
• Beslenme ve uyku düzeni bozukluğu ile yorgunluk,
• Yetersiz çalışma ya da çalışamama, sınava bilgi olarak hazır olmama, sorulacak sorular ve sınav tipi hakkında bilgisizlik,
• Kişilik özellikler (benlik saygısının düşük olması, kendine güvensizlik, içine kapanıklık, aşırı heyecanlılık, telaş vb.)
• Ailenin ve öğretmenlerin sınavlara yüklediği anlam ve öğrenciye olan tutumu, sınav sonuçlarının öğrencinin kendisinden daha önemli olduğu duygusu hissetmesine sebep olacak tutumlar,
• Öğrenciden beklentinin yüksek oluşu, ailesi ya da öğretmenleri tarafından başkalarıyla kıyaslanmak,
• Öğrencilerin ailesi ya da öğretmenlerinden korkması, çekinmesi, iletişim kurmakta güçlük çekmesi,
• Öğrencilerin bazı derslerden korkması, bu derslere karşı olumsuz duygu ve dü̈şünceleri,
• Verimli ders çalışma yöntemlerinin bilinmeyişi,
• Zamanı etkin kullanma yöntemlerinin bilinmeyişi, yeterli tekrarın yapılmamış olması,
• Olumsuz önyargılar (“Yapamam, başaramam“ ya da “Yapamaz, başaramaz” vb.),
• Kötü not alınca yaşanacaklarla ilgili çeşitli olumsuz senaryoların (felaket senaryoları) düşünülmesi.